Sözcü yazarı Saygı Öztürk, bugünkü yazısında, Süleyman Demirel döneminde devlet başkanlığı denetleme kurulu üyesi olan emekli mülki başmüfettiş Recep Sanal'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hac kurası ile ilgili yaptığı manipülasyon ve istismar suçlamalarını aktardı. İşler.
Dini örgütün hac ibadetini ticarete dönüştürdüğünü ve piyango sisteminin suiistimal edildiğini öne süren Sanal, 11 yıldır kuyrukta beklediğini de iddia ederek şunları anlattı:
“Din işleri, haccı kâr amaçlı bir ticarete dönüştürdü; Kendi imkanlarıyla umreye gidip hacını orada tamamlamak isteyenleri gereksiz yere Suudi devletine bildirdi! Tekelleştirdiği bu tarikatı icra etmek isteyen hacılara “koparılacak kaz” gözüyle bakmaktan vazgeçmiyor.
Suudi Devleti tarafından Devletimize tanınan ve Diyanet'in kullanıma sunduğu Hac kontenjanları istismar ediliyor. Sanki kuralar İzmir'de yapılan ikili çantadan çekiliyor, olmayanların şansı sıfır. Öte yandan minarenin üzerini kapatarak yapılan bariz suiistimaller de (VİP hacı, destekçi hacı, kota hacı, teşkilat hacı, nafaka hacı, dost-dost hacı…) bir avantajdır. Kota ihlali nedeniyle her yıl çekilişe katılan sıradan vatandaşlara sıra gelmiyor! Mesela 11 yıldır Hac kurasına katılıyorum ama henüz bir sonuç alamadım.
Diyanet'ten bütün umudumu kestikten sonra, Suudilerin geçen yıl başlattığı turist vizesi uygulaması sayesinde bu yıl (2024) iki kez (2024) kendi masraflarımla Umre'ye gittim. Ziyaretlerimin her biri normal Diyanet Umre ücretinin üçte biri tutarındadır. Bu uygulama hac için de geçerli olsaydı, en azından eğitimli insanlar aracılara/tefecilere ihtiyaç duymadan gidip namazlarını kılabilirdi. “Diyanet bu yolun açılmasını istemiyor.”