Güvenlik güçleri ile PKK'lı teröristler arasında çıkan çatışmada, dört ayaklı minare önünde basın açıklaması yaparken öldürülen Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi'nin ölümüne ilişkin davanın karar duruşması Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015'te görülen dava, 12 Haziran'da Diyarbakır 10'uncu Adliye'de görüldü. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dinlenecek.
Duruşma öncesinde Alman Barolar Birliği (Deutscher Anwaltverein, DAV), Amerikan Hukukçular Birliği (Asociación Americana de Juristas, AAJ), Avrupa Barolar Federasyonu (FBE), Avukatlar için Avukatlar (Avukatlar için Avukatlar), Brüksel Barosu (Avukatlar için Avukatlar) ( Ordre des avocats du barreau de Bruxelles), Avrupa Demokrasi ve Küresel İnsan Hakları Avukatlar Birliği (ELDH), Hindistan Barolar Birliği İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi, BHRC gibi birçok uluslararası hukuk kuruluşu ortak bir bildiri yayınladı. Açıklamada, Elçi ailesinin önemli delil ve tanık taleplerinin mahkemece değerlendirilmesi ve ölümünden sorumlu olanların cezalandırılması gerektiği belirtildi.
''HER SORUMLU KİŞİ ADALETİN KARŞISINDA OLMALIDIR''
“Türk yetkililerini aşağıdakileri sağlamaya çağırıyoruz” başlığıyla yayınlanan ortak açıklamada şöyle deniliyor:
“Tahir Elçi cinayetinin tüm sorumluları adalet önüne çıkarılmalı, yargılamalar uluslararası hukuka uygun şekilde yapılmalı ve sorumlular suçlu bulunursa işledikleri suçun ağırlığına göre cezalandırılmalıdır. Elçi ailesinin delil ve tanıklara ilişkin önemli taleplerinin mahkemece dikkate alınması gerekiyor. Yargı makamları silahların eşitliğini sağlasın ve davadaki yersiz önyargıları ve ciddi usul ihlallerini düzeltsin, Elçi ailesinin avukatlarına konuşma ve taleplerini sunma fırsatı tanısın ve Elçi ailesine veya avukatlarına karşı her türlü düşmanca tutumdan kaçınsın. Tanıklara yönelik işkence ve kötü muameleye ilişkin şikâyetler bağımsız ve tarafsız bir yargı birimi tarafından soruşturulmalı, şikâyetin inandırıcı olduğu tespit edilirse bu tür ifadeler dosyadan kaldırılmalıdır. “Büyükelçinin ailesine ve sevdiklerine, maruz kaldıkları ihlaller nedeniyle uluslararası hukuka uygun olarak yeterli tazminatın sağlanması.”